Hotel Photography

MOVENPICK ISTANBUL GOLDEN HORN

Mimari otel fotoğrafçılığı kariyerimde, İstanbul'un her köşesinin farklı bir "ruh" taşıdığını gördüm. Boğaz'da "görkemi" (Çırağan), Taksim'de "enerjiyi" (InterContinental) fotoğrafladım. Haliç (Golden Horn) ise bambaşka bir hikaye anlatır; daha "durgun", daha "melankolik" ama bir o kadar da "derin" bir tarih...

Mövenpick İstanbul Golden Horn projesi, tam da bu "tarihi suyun" kıyısında yer alan "modern" bir mimariyi konu alıyordu. Benim görevim, Boğaz'ın dinamizminden farklı olarak, Haliç'in o "sakin" ve "düşünsel" (reflective) güzelliğini, otelin modern mimarisiyle nasıl bir "diyalog" kurduğunu "canlandırmaktı".
"Mimariyi Canlandıran Dokunuş" felsefem, bu projede, "suyun kendisini" bir "karakter" olarak ele almak üzerine kuruluydu.

Mövenpick Golden Horn'un mimarisi, "gösteriş" yapmak için değil, Haliç'in o eşsiz "yansımasını" içeriye davet etmek için tasarlanmış. Cam yüzeyler, Haliç'in o tarihi sularını, karşı kıyının dokusunu ve gökyüzünü adeta bir "tuval" gibi binanın üzerine yansıtır.

Tecrübemle, benim odak noktam, bu "yansıma" oyunlarını yakalamaktı. Işığı, sadece binayı değil, binanın "suyla kurduğu ilişkiyi" aydınlatmak için kullandım. Özellikle gün batımında ve "mavi saatlerde", Haliç'in o "metalik" parıltısının, otelin "sıcak" iç aydınlatmasıyla buluştuğu anları... Bu, "iki yakanın" modern bir mimari üzerinden kurduğu diyaloğun fotoğrafıydı.
Mövenpick İstanbul Golden Horn projesi, birikimimle, "modern" bir mimarinin, "tarihi" bir dokuyla nasıl "saygılı" ve "estetik" bir diyalog kurabileceğini gösteren özel bir çalışma oldu.

Bu projede, bir binayı değil, "Haliç'in ruhunun modern bir mimarideki yansımasını" belgeledik. Biz, "durgun suyun üzerindeki modern huzuru" canlandırdık.

Total: