Ankara'da lüks; "gösteriş" veya "tarihi görkem" (Çırağan gibi) değil, "diplomatik bir zarafet", "sessiz bir güç" ve "kusursuz bir profesyonelliktir". Benim görevim, Divan markasının bu "ağırbaşlı" ve "modern" kimliğini fotoğraflarla "canlandırmaktı".
"Mimariyi Canlandıran Dokunuş" felsefem, Divan Ankara projesinde, "işlevsel" olanın nasıl "zarif" olabileceğine odaklandı.
Bu otelin mimarisi, "dikkat dağıtmak" için değil, "odaklanmayı" sağlamak için tasarlanmış. Burası, en üst düzey toplantıların, en önemli anlaşmaların ve diplomatik ağırlamaların mekanı.
Tecrübemle, benim odak noktam, bu "kusursuz" ve "net" çizgileri ortaya çıkarmaktı. Işığı, "gösterişli" avizeleri değil, "kaliteli" malzemenin (ahşap, mermer) dokusunu, "konforlu" ama "ciddi" toplantı odalarının atmosferini ve lobideki o "sessiz gücü" vurgulamak için kullandım. Bu projede mimariyi "canlandıran" şey, "lüks"ün "işlevsellik" ile olan kusursuz uyumuydu.
Divan Ankara projesi, birikimimle, "lüks"ün her zaman "görkem" veya "eğlence" demek olmadığını; lüksün bazen "kusursuz bir profesyonellik" ve "ağırbaşlı bir zarafet" olduğunu kanıtladı.
Bu projede, Divan İstanbul'un "tarihi" ruhundan farklı olarak, markanın "modern" ve "diplomatik" yüzünü belgeledik. Biz, "Başkent lüksünün" kendisini canlandırdık.








