Buradaki misafir, tipik bir turist değil, hayatının en önemli manevi yolculuğundaki bir "hacı" veya "umreci". Benim görevim ise, bu manevi atmosferin merkezinde yer alan bir lüks otelin vaadini fotoğraflamaktı: Yani "huzur" ile "konfor"u, "huşû" ile "ayrıcalığı" aynı karede buluşturmak.
Bu projede "Mimariyi Canlandıran Dokunuş" felsefem, binaları değil, insanların o binalardaki "huzurunu" canlandırmak anlamına geliyordu.
Conrad Makkah'ın mimarisi, misafirlerine ibadetlerinin hemen ardından sığınabilecekleri sakin, lüks ve konforlu bir vaha sunmak üzerine kurulu. 15 yıllık tecrübemle, benim odak noktam; abartılı bir lüksü göstermek değil, Kâbe'ye bakan bir odadaki o "dinginliği", o "huzurlu anı" ve o "manevi doyumu" yansıtan kareler yakalamaktı. Işık, burada sadece aydınlatma değil, "huzurun" kendisiydi. Fotoğraflarda, odaya dolan manevi atmosferin "hissini" vermeye odaklandım.
Conrad Makkah projesi, 15 yıllık birikimimle, ticari bir hedef (otel fotoğrafçılığı) ile derin bir manevi bağlam (Mekke) arasında nasıl hürmetli bir denge kurulabileceğini öğrendiğim bir ustalık işiydi. Bu proje, mimarinin sadece taştan değil, "histen" ve "ruhtan" ibaret olduğunu; ve bir fotoğrafçının işinin de o "ruhu canlandırmak" olduğunu bana bir kez daha kanıtladı.
CONRAD MAKKAH
15 yıllık mimari otel fotoğrafçılığı kariyerimde sayısız lüks otel projesinde yer aldım. Ancak bazı projeler, bir "iş" olmanın ötesinde, derin bir "anlama" ve "sorumluluğa" sahiptir. Kutsal toprakların kalbinde yer alan Conrad Makkah projesi, benim için tam olarak böyle bir tecrübeydi.








